"Japonoloji Öğrenci Topluluğu" olarak sınav ders, yağmur çamur demeden,
yorulduk biz demeden her birimiz yıl boyunca bu etkinliğe
hazırlandığımızdan, 15 Mayıs bizim için telaşlı ve büyük bir gündü. Hatta öyle
büyük bir gündü ki, bir ara May J'in konser meselesi bile çıktı aklımdan. Ayrı
ayrı standlar kurduk, Japon oyuncaklarından tutun, manga çizimlerine,
Japon yemeklerinden shodou'ya, çay seremonisinden paper crafta, anime
standına, zooriye kadar birçok standımız vardı. (Ben çay seremonisinin
başındaki yukatalı kızdım bu arada, gelenler görmüştür.)
Ben standımdayken geldi ekip. May J yanlarında değildi ilk seferinde.
Ama öyle pat diye geldiklerinden, heyecanlı yapımı da hesaba katarsak
kalakaldım. Değil Japonca, İngilizce, aklıma Türkçe bile bir şey
gelmedi. Düşünün, bana "Neden Japon müziğini seviyorsun?" diyor ve ben, 5
yıllık J-müzik dinleyicisi ben, verecek cevap bulamıyorum. "Eh, şey...
kem küm..." falan diyorum. Şu an size 20 tane neden sıralayabilirim ama o
an aklıma değil bir neden, tek kelime bile gelmedi. Sonra 3-4 dakika
benimle uğraştıktan sonra "Vaktimiz kısıtlı olduğundan diğer standa
geçiyoruz ama biz yeniden geleceğiz, cevaplarınızı düşünün." dediler.
Ben o an ağladım, ağlayacağım. İçimden kızıyorum kendime. "5 aydır bu
anı bekliyordun ve tek kelime edemedin, hiç yakıştı mı sana!" diyorum.
Tüm samimiyetimle itiraf ediyorum ki, o an berbat hissettim. Tamam,
heyecanlanacağımı biliyordum ama en azından birkaç cümle kurabilirdim.
Neyse, yine standımla meşgul olmaya başladım. O an May J içeride, odada
biliyorum ama gidip görmeye çalışamayacak kadar meşguldüm ve nasılsa
şarkı söyleyecek, görürüm diye rahattım. Bir ara geldi prova yaptı.
Aklımdan geçen ilk şey "Aman Allahım! Bu ne zayıflık!!" oldu. Çok
tatlıydı, bebek gibiydi gerçekten ama hani ben öyle bir zayıflık
görmedim sanırım. O.o Sonra bizler yine dans gösterilerimizi sunduk.
Ardından saat 2 oldu ve mavi elbisesiyle May J geldi. Ben de önlerden
izleme fırsatı yakalayanlardanım, 2. 3. sırada tam May J'in önündeydim.
Birkaç kez bakıştık. Haha Yanımdaki çılgın Japon arkadaşım tam sessiz
bir anda "Heeeeyyyooo!" tarzı bağırıyordu ama boyu biraz kısa olduğundan
May J direkt bana bakıp beni görüyor ve gülümsüyordu. O an "Tanrım, bu
benm kaderim mi?!" diye geçirdim aklımdan. Çünkü JJ geldiğinde de aynı
muhabbet olmuştu. Adamın çılgın bi hayranı yanımda böğürüyordu, hiç ama
hiç durmadan. O görünmeyecek bir noktada olduğundan ve ben kabak gibi
ortada olduğumdan adam benim böğürdüğümü zannedip bana bakıyordu.
Neyse, konumuza geri dönecek olursak... Çok güzel şarkılar söyledi. Bizi enerjisiyle 2 dkda moda soktu.
Çok kısa bir programdı ama gerçekten çok eğlendik, dans ettik, eşlik
bile ettik. Ardından "Japonya'yı seviyoruz!" diye bir kısım oluyor ya
bazı programlarda. Topluluğa 1, 2, 3! diyorlar ve bağırmalarını
istiyorlar. Onu yaptık. Kıyafetliler öne dendi. Ben yukatalı olduğumdan
May J'in 2 kişi sağ yanına geçtim. Sonra May J yine gitti ve ben koştur
koştur standıma döndüm.
Yarım saat, 1 saat falan geçti geçmedi, tam hatırlamıyorum saate
bakmadığımdan. Ben artık "May J'yle görüşme fırsatım olmaz sanırım
bizzat. Hem bu kadarı bile güzeldi, canlı canlı izlemiş oldum. Keşke en
azından kameralara konuşsaydım, bu konu pişmanlığım olarak kalacak ama
her şeyde bi hayır vardır..." tarzı düşünmeye başlamıştım ki. Birden,
ciddi anlamda birden, ben hiç anlamadan Maj J, kameraman, çevirmen,
görevli vs. etrafımı sarmıştı. Yani şöyle diyim, hiç beklemediğim bir
anda, kafamı bir kaldırdım Maj J bana bakıyor. Şok oldum resmen!
Kafamı kaldırıp ona bakınca "Oh! It's youu!" dedi. Sanırım o çığlık atma meselesine istinaden.
Ben direkt elimi uzattım, el sıkıştık. Kimse gelip haber vermedi
öncesinde, ne konuşacağımızı da söylemedi ya, ben diyorum ne soracak
acaba. Etrafımı da boşalttırdılar iki dakikada. Sıkıştığımda yardım
alabileceğim biri de kalmadı. Yakından ayrı bir büyülendim May J'in
güzelliğinden. "Allam ne utsukushii! Ne kawaii!" dedim birkaç kez.
Bildiğiniz de aynı bu şekilde dedim. O gülüyor, ben gülüyorum. Adımı
söyledim sonra. (Gerek varmışçasına!) Altı üstü, 2 soru sorup gidecek.
Sonra dedim "İngilizce mi, Japonca mı konuşiim?" Dedi "Japonca'n nasıl?"
Dedim "Çok az konuşabilirim." Dedi "Japonca da konuşsan olur, İngilizce
de." Ama ben okuduğum bölüme ayıp olmasın açısından düşündüğümden
Japonca'da ısrarcı oldum. May J'yle konuşabiliyorum, gülüyorum ama
kamera ışıklarını bir açıyor kalakalıyorum. Aklıma Japonca en basit
kelimeler bile gelmiyor. Çevirmene soruyorum falan. 5 dk benimle
uğraştılar. May J konuşturmak için her açıdan soruyor soruyu, tane tane
konuşuyor ki bir de anlayayım. Eh anlıyorum da... Ama cevabı Türkçe bile
toparlayamıyorum. Sıkıştığım an, kameraya "Cut, cut!" diyorum. "Mou
ichido" diyorum sonra da
Koskoca ünlü kadına, tekrar tekrar çekim yaptırdım. Kaprisli bir şey
olurmuşum ben ünlü olsam. Ama kalbim duracak gibiydi n'apiiim! "Hangi
kısmın yeniden çekilmesini istersin?" diyor May J. Düşünün artık, ne
kadar uğraştırdım. Bir ara elini tuttum May J'in. Bu ne samimiyetse
bendeki 2 dakikada.
Kamera olmayınca iyi kötü konuşuyorum da, dediğim gibi ışık bir
açılıyor kalakalıyorum. Neyse, sonuç itibarıyla mıymıy bir şeyler
söyledim de anlaşılır mı bilemiyorum. Benim kısmımı koymak isterler mi
hiç bilmiyorum gerçekten. Çekim bitti dilim açıldı. Japonca "Ben
normalde konuşabiliyorum ama şu an çok heyecanlı olduğumdan
konuşamadım!" dedim. Sonra May J gitti. İmzasını almayı unutmuşum. Bir
koşu ardından gittim ve imzalattım afişi. Çok tatlı, çok kibardı
gerçekten. Ekip olarak çok tatlılardı zaten.
Dipnot: Bizim danslarımızı ve standlarımızı da çektiler. Ben çay karıştırır gibi yaptım mesela. Bakalım ekleyecekler mi.
16 Mayıs 2013 Perşembe
May J'li bir Kültür Günü
Yazar: Unknown zaman: 16:58
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
may j blogunda fotoğraflar paylaştı yukatalı olan sen misin? http://ameblo.jp/mayj/entry-11531818321.html
****yukata pardon :)
O fotoğrafı gördük de o ben değilim, başka bir arkadaşım. :)
Yorum Gönder