28 Haziran 2011 Salı

KAT-TUN'dan SHINee'ye... ~~

Ne zamandır birkaç klip gönderip ve iki satır bir şey yazıp çıkıyordum blogtan. Ama bu akşam çok yazasım geldi. :D Önce KAT-TUN'dan başlayalım. Şunu belirteyim, blogu ortak kullandığımız zamanlarda KAT-TUN hakkında yazan çoğu zaman Janoomma'ydı. Ben ne Akanishi'nin gruptan ayrılması ne de grubun şu anki durumundan uzun uzadıya bahsetme"miştim". İçimde kalmasın, üzerinden 1 yıl geçse de yazayım bir şeyler. Gerçi biraz maziyi anmış gibi olacağım ama idare edin artık.
Ben KAT-TUN'u severdim, tam olarak bir fan sayılmasam da severdim. KAT-TUN'u ilk gördüğüm zamanı hatırlıyorum. :D İsimlerini bile doğrultamıyordum. TAK-KUN muydu TAK-TUN muydu neydi hatırlamıyorum ama ilk birkaç gün yanlış seslenmiştim onlara. Sonra, Kame'yi ve Akanishi'yi birbirine benzetiyordum. Şimdi çok komik geliyor. Utanarak itiraf ediyorum ilk favorim Ueda'ydı. Utanarak diyorum çünkü sonradan Ueda KAT-TUN'da en az sevdiğim eleman mertebesine ulaştı. Hatta sonradan -bunu çok kişi bilmez- o mertebeyi Koki'yle paylaşmaya başladılar. Peki neden? Başlıca sebepleri, star ışığına sahip olmaması, tutuk hareketleri ve kamera karşısında elini ayağını koyacağı yere karar verememesi ama buna rağmen kendinden çok eminmiş gibi burnu havada tavırları olabilir. Neyse, Keep The Faith'teki kandırıcı bir sahneden ötürü başlayan bu hayranlığım çok geçmeden konserde kafasından büyük eliyle mikrofonu kavrayıp ağzını kapatarak şarkı söylemesiyle sonlanmıştı. O zamanlar sonlanmasaydı, D-Motion ve Change Ur World kliplerinde tamamen alakasız yerlerde -"Rock your body!" kısmında olduğu gibi- parmağını kafasına götürüp "Think about it!" işareti yapana kadar sürermiş. İstisnasız her performansta yaptı o hareketi. Ueda hakkında yazacaklarım bitti. KAT-TUN üyesidir, severim, sayarım vs. Bla bla bla...
Sonrasında tüm grup elemanlarına bakmaya, tanımaya başladım. Hepsini de sevdim -işte Ueda hariç anladınız siz onu- Onların özel bir grup olduğunu düşündüm, izlemediğim videolarına rastladıkça daha bir heyecanlandım, daha bir sevdim, mutlu oldum falan. Onları bir bütün olarak gördüm. Akanishi ayrıldığında üzülmedim ama. Evet, üzülmedim de şaşırmadım da. Akanishi'yi hep daha yetenekli ve özel görüyordum nedense. N'apalım, herkesin oluyor işte bir gönlünde yatan. Hatta ayrılması beni heyecanlandırdı. Nerede nasıl sahne alacak, şarkıları nasıl olacak diye. Ayrılış biçimini tasvip ettiğimi düşünmeyin. Ayrılması değil ama ayrılış şekli çok üzücüydü. Sözüm sana Akanishi! O çocukluğunu geçirdiğin, iyi günde kötü günde yanında olan, bir şeyler için beraber emek verdiğin o adamların hiç mi hatrı yoktu da bencilce tek kelime etmeden gittin? Kendi bile yaptığı şeyi savunamaz. Kötüydü...
Akanishi'nin yeni tarzını beğendim. Her zaman dalgaya vurduğum gibi "Akanishi olsun, çamurdan olsun!" diye değil. Şu an zaten dünya müziği bu şekilde ve ben o dünya müziğini takip eden biriyim. Müzik konusunda yelpazem geniştir. Popüler müiziği de takip ederim, rock da dinlerim, klasik müzik de halk müziği de. Hatta kategorize etmemek lazım müzikleri, ona da karşıyım. "Akanishi'nin tarzı" konulu bir başlık açmak istiyorum esasında blogta. Onun tarzına örnekler vereceğim. Evet, tarz güzeldi ama şarkılar kalıcı değildi. Çok dinledim ve sonra sıkıldım. Ben çabuk sıkılan biri değilim üstelik. Müzik konusunda yani. Bir şarkıyı 2 yıl boyunca her gün dinleyebilirim, güzelse tabii. Mesela son zamanlarda duyduğum en kalıcı şarkı SHINee'den Lucifer. Sanıyorum ki yıllarca bıkmam ben o şarkıdan. Neyse Akanishi için hala umutlu ve mutluyum, her geçen gün ona sevgim ve saygım çoğalıyor. Benim için özel ve önemli.
Akanishi'den sonraki KAT-TUN'a geri dönelim. No More Pain ve Going için az önce Akanishi'nin şarkıları için söylediğim şey geçerli. Şarkılar güzel ama bir süre sonra sıkıyor, kalıcı değil. Change Ur World sağlam şarkıydı hakkını yiyemem. Aklıma düştükçe dinlerim. Ultimate Wheels ve diğer birbirinin aynı şarkılar için söyleyeceklerim pek iç açıcı değil. 1- Piyano ve keman koymayın şarkılarınıza. Size uymuyor öyle şarkılar. Her şeyin bir kimyası var. 2- Sanatsal klip çekeceğim diye boşa para harcamayın ve ayrıca dans etmeyin. Şimdi yeni bir singleları çıkacakmış. Gönlüm ister ki iyi bir single olsun, KAT-TUN ismiyle ben de gurur duyayım ama benim nedense pek ümidim yok. *Hepsi benim şahsi fikrim. Bana sanki bocalama halindelermiş gibi geliyor. Son albüm satışlarının ayan beyan gösterdiği gibi hatırı sayılır bir hayran kitlesi kaybettiklerinin farkındalar ve yüzlerinden düşen bin parça. Mutsuz kadınlar gibi saçlarıyla oynuyorlar.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ben eskiden fazla grup bilmezdim. Her şey Playful Kiss dizisini çevirmemle başladı. Şu Koreli, bu Koreli derken Kore sever oldum. ^^ Ben ki Kore dizilerini asla izlemem, o ne idüğü belirsiz grupları dinlemem asla diyordum. Evet, itiraf ediyorum çok ama çok haksız çıktım. Her ülkenin kendine göre farklı bir güzelliği var. Şimdi hepsini ayrı ayrı seviyorum. Takip ediyorum. Açıkçası, Japon severler ve Kore severler arasında gerginlikler yaşandığını düşünüyorum. Hele bazıları sadece birbirine laf yetiştirme telaşında. Bu durum üzücü. Söylediğim gibi hepsinin ayrı güzellikleri var. *Yine de boyband konusunda Kore'nin daha başarılı olduğu gerçeği yadsınamaz. :P Eee, doğru ya doğru.
Artık SHINee'ye gelsin konu. Çatlıcam burada yaw. :D  Daha önce bahsetmiştim blogta. SHINee'yi ilk Ring Ding Dong klibiyle tanıdım ve "Vay anasını, bu nasıl bir çekim tekniğidir beaah!" oldum. İlk görüşte aşktı bizimkisi. :P Ardından Juliette klibi için "Ben bu çocuklar gibi uyumlusunu görmedim, bunlarda iş varmış hakikaten!" dedim. Derken, derken tam bir Shawol oldum. Çocuklar hakikaten çok çalışıyorlar, hep bir koşturmaca içindeler. Bu ay, ilk önce Japonya, sonra Paris, sonra Londra ve sonra yine Japonya'ya gittiler. Sanırım DBSK, Arashi ve SuJu'dan sonra dünyanın en çok tanınan Uzakdoğu grubu oldular. Olmaları da lazımdı çünkü dünya standardında müzik yapıyor adamlar. Herkese hitap ediyor. Şu anki boybandler içinde kesinlikle 1 numaralar. Niye mi? DBSK dağıldı, büyüsü kaçtı. SuJu'da grup üyesi çok fazla ama şarkı söyleyebilen 3-4 üye var. Arashi, kendine hastır, iyidir ama hem dünya standardında değiller, ki bu kesinlikle kötü bir şey değil, hem de boyband olmak için artık yaşlandılar. Geriye SHINee kaldı. Umarım onlara nazar değmez. Hem gençler, hem gördüğüm en kusursuz dans onlarda, hem de star ışıkları var. İsimleri gibi parlıyorlar.
Gel gelelim geçen gün yazdığım MTV programına. SHINee'nin aslını bilmesem, o görüntü hiç ilgimi çekmezdi. Kameraman tuhaf açılardan çekim yaptı, ben stres oldum. Bir türlü ortasını tutturamadı sanki. Bir başları, bir ayakları çekti. Hem mikrofonlar da bir tuhaftı. Ne bileyim o kadar bekledim ama en beğenmediğim performansları bu oldu sanırım. Ayrıca ortam da fazla karanlık geldi bana. Hepsi birleşince danslarının güzelliği belli olmadı. Nasıl içime oturdu bilemezsiniz. Sizinle en beğendiğim performanslarından birini paylaşacağım ki görün aslında nasıllar. Çekimler net ve dans hareketlerine göre ayarlanmış. İnsanlara göz ziyafeti sunuyorlar. Seslerine ve sahne showlarına diyecek sözüm yok. Keşke tüm boybandlerin tüm elemanlarının sesleri böyle güzel ve güçlü olsa ve tüm boybandler bu kadar yaratıcı olsa :P

1 yorum:

Lee dedi ki...

lütfen, lütfen :p Bir numara değil, 2 diyelim biz :p

Önlerinde Bigbang var çünkü :D

Ben de severim Shinee'yi. Açıkçası eskiden sevmezdim, çocuk olduklarını ve sadece babyface olduklarından dolayı bir araya getirildiklerini düşünürdüm. Ama sonra dans ederken uyumları ve jonghyun'un harika sesi ile, süper bir şarkı Hello'yu keşfedince işler benim için olumlu bir yönde değişti.

Stand by me'yi dfinliyorum şimdi de deli gibi. Ama şunu diyebilirim sadece, Taemin dans etsin bence, hep dans etsin. O şarkı söylemesin, ses bakımından uyumu bozduğunu düşünüyorum. bu da naçizane eleştimdi :D

Shinee güzeldir, stand by mee süper bir şarkıdır. Ama bence (vip olduğum için değil gerçekten) Bigbang'in önünde değiller.