16 Mayıs 2013 Perşembe

May J'li bir Kültür Günü

"Japonoloji Öğrenci Topluluğu" olarak sınav ders, yağmur çamur demeden, yorulduk biz demeden her birimiz yıl boyunca bu etkinliğe hazırlandığımızdan, 15 Mayıs bizim için telaşlı ve büyük bir gündü. Hatta öyle büyük bir gündü ki, bir ara May J'in konser meselesi bile çıktı aklımdan. Ayrı ayrı standlar kurduk, Japon oyuncaklarından tutun, manga çizimlerine, Japon yemeklerinden shodou'ya, çay seremonisinden paper crafta, anime standına, zooriye kadar birçok standımız vardı. (Ben çay seremonisinin başındaki yukatalı kızdım bu arada, gelenler görmüştür.)

Ben standımdayken geldi ekip. May J yanlarında değildi ilk seferinde. Ama öyle pat diye geldiklerinden, heyecanlı yapımı da hesaba katarsak kalakaldım. Değil Japonca, İngilizce, aklıma Türkçe bile bir şey gelmedi. Düşünün, bana "Neden Japon müziğini seviyorsun?" diyor ve ben, 5 yıllık J-müzik dinleyicisi ben, verecek cevap bulamıyorum. "Eh, şey... kem küm..." falan diyorum. Şu an size 20 tane neden sıralayabilirim ama o an aklıma değil bir neden, tek kelime bile gelmedi. Sonra 3-4 dakika benimle uğraştıktan sonra "Vaktimiz kısıtlı olduğundan diğer standa geçiyoruz ama biz yeniden geleceğiz, cevaplarınızı düşünün." dediler. Big Grin

Ben o an ağladım, ağlayacağım. İçimden kızıyorum kendime. "5 aydır bu anı bekliyordun ve tek kelime edemedin, hiç yakıştı mı sana!" diyorum. Tüm samimiyetimle itiraf ediyorum ki, o an berbat hissettim. Tamam, heyecanlanacağımı biliyordum ama en azından birkaç cümle kurabilirdim. Neyse, yine standımla meşgul olmaya başladım. O an May J içeride, odada biliyorum ama gidip görmeye çalışamayacak kadar meşguldüm ve nasılsa şarkı söyleyecek, görürüm diye rahattım. Bir ara geldi prova yaptı. Aklımdan geçen ilk şey "Aman Allahım! Bu ne zayıflık!!" oldu. Çok tatlıydı, bebek gibiydi gerçekten ama hani ben öyle bir zayıflık görmedim sanırım. O.o Sonra bizler yine dans gösterilerimizi sunduk.

Ardından saat 2 oldu ve mavi elbisesiyle May J geldi. Ben de önlerden izleme fırsatı yakalayanlardanım, 2. 3. sırada tam May J'in önündeydim. Birkaç kez bakıştık. Haha Yanımdaki çılgın Japon arkadaşım tam sessiz bir anda "Heeeeyyyooo!" tarzı bağırıyordu ama boyu biraz kısa olduğundan May J direkt bana bakıp beni görüyor ve gülümsüyordu. O an "Tanrım, bu benm kaderim mi?!" diye geçirdim aklımdan. Çünkü JJ geldiğinde de aynı muhabbet olmuştu. Adamın çılgın bi hayranı yanımda böğürüyordu, hiç ama hiç durmadan. O görünmeyecek bir noktada olduğundan ve ben kabak gibi ortada olduğumdan adam benim böğürdüğümü zannedip bana bakıyordu. Tongue

Neyse, konumuza geri dönecek olursak... Çok güzel şarkılar söyledi. Bizi enerjisiyle 2 dkda moda soktu. Rolleyes Çok kısa bir programdı ama gerçekten çok eğlendik, dans ettik, eşlik bile ettik. Ardından "Japonya'yı seviyoruz!" diye bir kısım oluyor ya bazı programlarda. Topluluğa 1, 2, 3! diyorlar ve bağırmalarını istiyorlar. Onu yaptık. Kıyafetliler öne dendi. Ben yukatalı olduğumdan May J'in 2 kişi sağ yanına geçtim. Sonra May J yine gitti ve ben koştur koştur standıma döndüm.

Yarım saat, 1 saat falan geçti geçmedi, tam hatırlamıyorum saate bakmadığımdan. Ben artık "May J'yle görüşme fırsatım olmaz sanırım bizzat. Hem bu kadarı bile güzeldi, canlı canlı izlemiş oldum. Keşke en azından kameralara konuşsaydım, bu konu pişmanlığım olarak kalacak ama her şeyde bi hayır vardır..." tarzı düşünmeye başlamıştım ki. Birden, ciddi anlamda birden, ben hiç anlamadan Maj J, kameraman, çevirmen, görevli vs. etrafımı sarmıştı. Yani şöyle diyim, hiç beklemediğim bir anda, kafamı bir kaldırdım Maj J bana bakıyor. Şok oldum resmen!

Kafamı kaldırıp ona bakınca "Oh! It's youu!" dedi. Big Grin Sanırım o çığlık atma meselesine istinaden. Tongue Ben direkt elimi uzattım, el sıkıştık. Kimse gelip haber vermedi öncesinde, ne konuşacağımızı da söylemedi ya, ben diyorum ne soracak acaba. Etrafımı da boşalttırdılar iki dakikada. Sıkıştığımda yardım alabileceğim biri de kalmadı. Yakından ayrı bir büyülendim May J'in güzelliğinden. "Allam ne utsukushii! Ne kawaii!" dedim birkaç kez. Big Grin Bildiğiniz de aynı bu şekilde dedim. O gülüyor, ben gülüyorum. Adımı söyledim sonra. (Gerek varmışçasına!) Altı üstü, 2 soru sorup gidecek. Sonra dedim "İngilizce mi, Japonca mı konuşiim?" Dedi "Japonca'n nasıl?" Dedim "Çok az konuşabilirim." Dedi "Japonca da konuşsan olur, İngilizce de." Ama ben okuduğum bölüme ayıp olmasın açısından düşündüğümden Japonca'da ısrarcı oldum. May J'yle konuşabiliyorum, gülüyorum ama kamera ışıklarını bir açıyor kalakalıyorum. Aklıma Japonca en basit kelimeler bile gelmiyor. Çevirmene soruyorum falan. 5 dk benimle uğraştılar. May J konuşturmak için her açıdan soruyor soruyu, tane tane konuşuyor ki bir de anlayayım. Eh anlıyorum da... Ama cevabı Türkçe bile toparlayamıyorum. Sıkıştığım an, kameraya "Cut, cut!" diyorum. "Mou ichido" diyorum sonra da Big Grin Koskoca ünlü kadına, tekrar tekrar çekim yaptırdım. Kaprisli bir şey olurmuşum ben ünlü olsam. Ama kalbim duracak gibiydi n'apiiim! "Hangi kısmın yeniden çekilmesini istersin?" diyor May J. Düşünün artık, ne kadar uğraştırdım. Bir ara elini tuttum May J'in. Bu ne samimiyetse bendeki 2 dakikada. Relieve Kamera olmayınca iyi kötü konuşuyorum da, dediğim gibi ışık bir açılıyor kalakalıyorum. Neyse, sonuç itibarıyla mıymıy bir şeyler söyledim de anlaşılır mı bilemiyorum. Benim kısmımı koymak isterler mi hiç bilmiyorum gerçekten. Çekim bitti dilim açıldı. Japonca "Ben normalde konuşabiliyorum ama şu an çok heyecanlı olduğumdan konuşamadım!" dedim. Sonra May J gitti. İmzasını almayı unutmuşum. Bir koşu ardından gittim ve imzalattım afişi. Çok tatlı, çok kibardı gerçekten. Ekip olarak çok tatlılardı zaten.

Dipnot: Bizim danslarımızı ve standlarımızı da çektiler. Ben çay karıştırır gibi yaptım mesela. Bakalım ekleyecekler mi.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

may j blogunda fotoğraflar paylaştı yukatalı olan sen misin? http://ameblo.jp/mayj/entry-11531818321.html

Adsız dedi ki...

****yukata pardon :)

Unknown dedi ki...

O fotoğrafı gördük de o ben değilim, başka bir arkadaşım. :)