12 Ağustos 2015 Çarşamba

Veda Vakti Yaklaştı

  

Videodan anlayacağınız gibi Japonya'da ilk kez mangal yaptım. 
Dört bir yanım çocuk kaynıyodu.  Cennete düştüm. Hepsi birbirinden tatlıydı maşallah <333 p="">
Host ailem canım benim ya. Beni gerçekten el üstünde tuttular. Kendi kızlarıymışım gibi davrandılar. Unutulmaz anılar yaşattılar bana.


             Şu tatlılığa bakar mısınız velette!! Yirim ya. Tü tü.

Şirinlik yapmayı da biliyomuşmuş.






 Bu da host ailemle başka bir yemekten. Takoyaki ve Okonomiyaki yaptık. Söylemeden edemeyeceğim Okaasan gerçekten leziz yemekler yapıyor. Sanırım en çok onun yemeklerini sevdim Japonya'da. Şimdi bile canım istedi bak. -.-










Burada 4 buçuk ay boyunca bir ailenin işlettiği restoranda part-time çalıştım. Öyle şanslı biriyim ki yine harika bir aileye rast geldim. Anne-baba ve bir kızdan oluşan bir aile. Kızları benden 5 yaş büyük. Adı Kanna. Benim manevi ablam. Kanna-san'ı size nereden anlatmaya başlasam... Öncelikle bu şehirde gördüğüm en güzel kadın olur kendisi. Güzelliği bir yana, çok da akıllı. Yok ama bunlar yetmemiş, altın gibi bir kalbe de sahip olmuş. Tanıştığımız günden beri beni benden çok düşündü diyebilirim. Bir eksiğim var mı, iyi miyim, rahatta mıyım hep sordu, hep ilgilendi. Elinden gelen her türlü yardımı yaptı. Bir araya geldik mi saatlerce konuşabiliyoruz onunla. Durduramıyolar. :D Ondan neler öğrenmedim ki. Japonya'nın tarihi hakkında çok şey öğrendim bir kere. Japonca konusunda da yılmadan sıkılmadan bana yardımcı oldu. Hele dedikodularımız. Öyle tadında dedikoduları Türkle yapamam belki ya. O derece. En çok özleyeceğim insan o olacak. Bu videoyla ne alakası var diyeceksiniz. Kanna-san geçen hafta beni aile yemeğine davet etti. Nagano'dan misafirleri vardı. Teyze şarkıcıymış. Bize küçük  bir konser vardı. Onun videosunu paylaşmak istediğimden Kannasan'dan da bahsedeyim dedim.

  

Kannasan'ın da annesi şarkıcıymış gençliğinde. Babası da oyuncu. Öyle çok ünlü olmasalar da belli bir kesimde tanınıyorlarmış. 10 yıl kadar devam etmişler ama sonra bırakmışlar. O zamanlar tanışıp evlenmişler zaten. Ve Kannasan 2 yaşındayken benim çalıştığım o restoranı açmışlar. Hala işletmeye devam ediyorlar. Kannasan'ın annesi Nazım Hıkmet'in Kız Çocuğu şiirini çok sevdiğini, çok duygulandığını söyledi. Bizimkiler ses çıkaramazken dünyanın bir ucunda o şiir yazdı dedi. İlk o tepkisini gösterdi dedi. Bu arada bir zamanlar bu şehirde bir Türk köyü varmış. Artık yok, dikiş tutturamayıp gitmişler Türkler söylenene göre. Ama yerli halk Türklere yabancı değil. Hatta Kannasan'ın annesi mehter marşını-ceddin dede- mırıldandı bana, şok geçirdim. :))

Bu da kedileri Kuro-chan. Açıkçası çok kuul bir kedi. Ben korkuyorum ama biraz. Sanki gerçekte insanmış da sonradan kedi olmuş çünkü :DD

Tadaa 2. mangalım. Geçen sene yanında 10 gün çalıştığım Japon bir teyze sağ olsun 2 kere beni ve arkadaşlarımı evinde misafir etti. Hanabi gününde yaptık bu mangalı, epey kalabalıktı. Bizi çok güzel ağırladılar. Hepsine teşekkür ediyorum burayı okumayacak, okuyamayacak olsalar da :)))

  
 Deniz salyangozu yedim. Evet, yedim!!!



Bunlar da alakasız fotoğraflar. 

Küçük, yerel bi trende bakın klima yerine ne vardı. Vantilatör!!! :DD


Geçen gün güneşin batışını izleyip ardından maytap patlattık. Ama beceremedik, çok rüzgar vardı.

 



Elimizi kolumuzu yakarak sonunda büyüklerden bir tane yakmayı başardık. O da havaya fırlamayanlardan çıktı. Beklediğimizi bulamayınca bizim deliler etrafında koşmaya başladılar.


Son olarak bir gün trene bindiğimde çektiğim videoyu atıyorum. Haydi sağlıcakla.




0 yorum: